Z İ Y A   M O R K O Ç   T İ Y A T R O S U

Yükleniyor

img

Kübra Morkoç

Ben Kübra Morkoç, 29 Ekim 1991 İstanbul doğumluyum. Ne harika bir günde doğmuşum değil mi Şimdi, bir edebiyatçının kendini anlatması ne kadar zor bilmiyorsunuz😊Neyse, başlıyorum Öncelikle, kendimi bildim bileli edebiyatın, sanatın bir “parçam” olduğuna inandım. Bunda en çok Türkçe öğretmenimin payı vardı; düşünce dünyamı kağıtla buluşturmamı, kelime hamalı olan bir yazıcı olmamı o sağladı. Şu an okuyorsa kocaman kocaman öpüyorum yanaklarından. Aa, yazıcı derken burada Sait Faik’ten bahsetmezsem asla olmaz, o da olmasaydı bugünkü “bu” olmazdım! Keşke bir kere, Burgaz Ada’da, bir kıraathanede, sobanın kenarında ağlaşabilseydik. Hey usta, duyuyorsan eğer seni seviyorum… Nerede kalmıştık? Yani, işte böyle, kendini edebiyatla, sanatla birleştirmenin sonunda lisede edebiyat okumaya karar verdim. 2011 yılında, “Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi”nde ,“Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü”ne başladım, harika bir üniversite süreci geçirdim. Kürsüden arkadaşlarımla “Genç Edebiyatçılar Topluluğu”nu kurduk, “Bab-ı Edebiyat” adlı dergi çıkardık; dergide şiirler, hikâyeler yazdık. Bu toplulukla “26 Mart Ölmeme Günü” adlı şiir dinletisi, “Yunus Emre Orotoryosu” yaptık, sahnelerin tozunu attırdık😊İlk paramı da üniversitede kazandım mesela. Hemşirelik bölümünün düzenlediği skeç yarışmasında “Berkecan Dede” adlı parodi ile ikinci oldum ve para ödülü kazandım. Sonra, Novak’ı buldum, onun içinde olduğu şiirler yazdım, ödüller kazandık yine. Novak kim diye sormayın. Beni bilen onu da bilir, onu bilmeyen Azrail’i bilmeyen Deli Dumrul gibidir gözümde… Dolu dizgin geçen üniversite hayatımın bir kısmını böylelikle 2015’te noktaladım. Bir kısmı diyorum çünkü asıl mücadele yeni başlıyordu. Üniversitenin kapısından Tekirdağ ilinin ufkuna doğru baktım, gözlerimi kıstım ve dedim ki: “